Zina (Aldatma) Sebebi ile Boşanma Davası

Boşanma, evli bir çiftin resmi olarak evlilik birliğini sonlandırdığı yasal bir süreçtir. Boşanma genellikle çiftin evliliklerindeki uyumsuzluk, iletişim sorunları, sadakat ihlalleri, maddi sorunlar veya diğer çeşitli nedenlerden ortaya çıkar.

Bakınız Boşanma Sebepleri yazımızı inceleyebilirsiniz.

Türk Medeni Kanununda düzenlenen özel boşanma sebepleri; zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme veya haysiyetsiz hayat sürme, terk, akıl hastalığı şeklinde sınırlı sayıdadır.

Zina Sebebi ile boşanma Davası

Aldatma Zina Sebebi ile Boşanma Davası Şartları

Zina sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için bazı şartların birlikte gerçekleşmiş olması gerekir. Aksi takdirde zina sebebine dayanılarak boşanma davası açılamaz.

Evliliğin Varlığı

Eşlerden birisinin zina yaptığından bahsedilebilmesi için ortada geçerli bir evlilik ilişkisinin olması gerekir. Örneğin imam nikahı ile bir birliktelik varsa zina sebebiyle boşanma davası açılamayacağı gibi herhangi bir sebeple boşanma davası da açılamaz. Zira ortada hukuken geçerli bir evlilik akdi mevcut değildir.

Aynı zamanda eşlerden birisinin yapmış olduğu zina evlilik birliği içerisinde gerçekleşmiş olması gerekir.  Örneğin evlenmeden önce gerçekleşmiş olan zina sebebiyle boşanma davası açılamayacaktır.

Bunun yanı sıra evlilik ilişkisi devam ettiği sürece ayrılık, gaiplik, birlikte yaşamaya ara verilmiş olma gibi hallerde fiilen bir arada yaşamasalar dahi, eşlerden birinin başkası ile cinsel ilişkiye girmesi zinadır. [1]Bu halde zina sebebine dayanılarak boşanma davası açılabilir.

Başkası ile Cinsel İlişki

Zinanın söz konusu olması için eşlerden birinin, eşinden başkası ile cinsel ilişkide bulunmuş olması gerekir. Cinsel ilişkinin gerçekleşmemiş olması ancak flört etme , öpme, mesajlaşma, gibi hazırlık girişimlerinde bulunmak zina sayılmayacaktır. Zina eyleminin bir kez gerçekleşmiş olması zina sebebine dayanmak için yeterlidir. Devamlı olarak gerçekleşmesine gerek yoktur.

Yine kişinin karşı cinsten birisi ile cinsel ilişkiye girmiş olması aranmaktadır. Eşlerden birisinin hemcinsi ile girdiği ilişki zina olmamaktadır. Ancak haysiyetsiz hayat sürme sebebi ile boşanma davası açılabilecektir.

Zina Edenin Kusuru

Eşlerden birisinin bilerek ve isteyerek zina yapmış olması gerekmektedir. Zina yapan eş kusurlu olmalıdır. Zorla yahut uyutularak ırzına geçilen kadının kusurlu sayılamayacağı için  bu fiil zina sebebi ile boşanma davasına konu edilemeyecektir.

Affeden Eşin Boşanma Durumu

Zina sebebi ile boşanma davası açılabilmesi için aldatılan eşin, zina yapan eşi affetmemiş olması gerekir. Aksi halde aldatılan eş affetmiş olduğu aldatma eylemine dayanarak boşanma davası açamayacaktır. Affetme açıkça olabileceği gibi örtülüde olabilir.

Affetme sayılabilecek haller;

Zina eyleminde sonra eşle tatile gitmek,

Sosyal medyada zina eden eş ile fotoğraf paylaşmak ,

Aldatan eş ile rızaen aynı konutta kalmaya devam etmek

Aldatan eş ile cinsel birliktelik yaşamak gibi.

Zina Sebebine Dayanılarak Dava Açma Süresi

Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Yani zina sebebiyle boşanma davası açacak eş, zina eyleminin üzerinden 5 yıl geçtikten sonra bu sebebe dayanarak boşanma davası açamayacaktır.

Boşanma Davası Hangi Mahkemede Açılır

Boşanma davasına bakmaya görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Aile Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde Aile Mahkemesi sıfatı ile Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Yetkili Mahkeme ise eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesidir. Ayrıca eşlerin son 6 aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesi de yetkili mahkemedir.

Zinanın İspatı

Zinanın varlığını ispat külfeti iddia sahibindedir. İspat hukuka uygun deliller ile yapılmalıdır. Örneğin eşin peşine hafiye takarak gizlice fotoğraflarının alınması hukuka aykırı delil olacağından zinanın ispatında kullanılamaz.

Boşanma Avukatı Tavsiye

Boşanma davası teknik bir davadır. Her hukuki problem için alanında uzman avukatlar ile çalışmak siz vatandaşların uyuşmazlıklarının çözülmesini kolaylaştırmaktadır. Bu sebeple boşanma davası sürecinde, alanında uzmanlaşmış aile hukuku avukatı, boşanma avukatı olarak adlandırılan avukatlardan yardım almanızı şiddetle tavsiye etmekteyiz. Boşanma avukatına ihtiyacınız varsa bizimle iletişime geçebilirsiniz. Ankara , İstanbul, Kocaeli gibi çeşitli illerde boşanma davalarına katılarak müvekkillerimizi temsil etmekteyiz. Ankara boşanma avukatı, Kocaeli boşanma avukatı arıyorsanız bizi hemen arayabilirsiniz.

Boşanmaya Dair Yargıtay Kararları

Mahkemece davalı-davacı kadının zina fiilinin ispatlanamadığı gerekçesiyle davacı-davalı erkeğin zina (TMK.md.161) hukuksal sebebine dayalı boşanma davasının reddine karar verilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davalı-davacı kadının, ortak konuta bir erkeği aldığı, aynı gece saat 22.00’de evde bu kişiyle birlikte yakalandığı, bu şahsın tuvalette gizlenmiş halde bulunduğu, bu olay öncesinde de bu şahısla muhtelif tarihlerde çok sayıda görüşmesinin olduğu, bu kişinin kolluk ifadesinde, davalı-davacı kadın ile evlenmeyi düşündüğünü, daha öncede evine bir kez gittiğini, seviştiklerini ancak cinsel ilişkiye girmediklerini beyan ettiği anlaşılmaktadır. Kadının, yalnızken geceleyin bir başka erkeği ortak konuta alması, zinanın varlığına delalet eder. Bu bakımdan zina kanıtlanmıştır. Tarafların zina (TMK m.161) sebebiyle boşanmalarına karar verilmesi gerekir.

(Y 2.HD 2015/21517 E. 2015/20095 K.)

Toplanan delillerden; davalı kadının kocası işe gittikten sonra, kocasının amcası R.’yi eve aldığı, bu kişinin sabah saat 08.30 – 09.00 gibi gelip, akşam saat 16.00-16.30’a kadar uzun süre evde kaldığı, bu durumun sık sık tekrarlandığı ve devam edegeldiği anlaşılmaktadır. Kadının gerçekleşen eylemi sadakatsizlik olup bu hal evlilik birliğini temelinden sarsar. Bu sebeple boşanma kararı verilmesi gerekirken, davanın reddi doğru görülmemiştir. (Y. 2. HD. E. 2004/13709, K. 2004/14684, T. 08.12.2004)

Zina sebebine dayalı olarak boşanmaya karar verilebilmesi için öncelikle; davalı eşin başka bir kişiyle cinsel ilişkiye girmesinin veya cinsel ilişkinin gerçekleştirildiğine pek muhtemel bakılan bir durum içine girdiğinin kanıtlanması gereklidir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerle; davalı erkeğin dava açılmadan önce başka bir kadınla birlikte birden fazla kez farklı otellerde tatil yaptıkları ve o kadınla birlikte aynı odada birlikte çekilmiş müstehcen fotoğraflarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu hale göre Türk Medeni Kanunu’nun 161’nci maddesinde yer alan boşanma sebebi gerçekleşmiştir. O halde; davacı kadının zina hukuksal sebebine dayalı (TMK m. 161) boşanma davasının kabul edilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. (YG. 2HD. 2016/24076 E. , 2018/10959 K. )

Dava açtıktan sonra affeden eş için Yargıtay;

Taraflar arasında görülen boşanma davasının yapılan muhakemesi sonucunda tarafların zaman zaman ortak konutta tartıştıkları, bu tartışmalar sırasında davalı kadının eşine yüksek sesle bağırdığı, bu nedenle komşuların da aile içerisinde gerçekleşen tartışmalardan haberdar oldukları, tartışmalar sırasında davalının eşine karşı hakaret içeren sözler söylediği, ayrıca gündelik hayatta davalının aşırı kıskanç davranışlarda bulunduğu bu davranışlar nedeniyle evliliğin çekilmez bir hal aldığı, esasen taraflar arasındaki sözlü tartışmaların kaynağının da davalının aşırı kıskançlığı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalının tam kusurlu olduğundan bahisle davacı erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir.

Affın kabul edilebilmesi için kayıtsız şartsız bir irade beyanının mevcut olması ya da en azından affı gösterir fiili bir tutum ve davranışın gerçekleşmiş olması gerekmekte olup, ayrıca af olgusunu iddia edenin bunu somut delillerle kanıtlaması gerekir. Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre tarafların dava açıldıktan sonra bir araya geldikleri, ortak konutta birlikte yaşadıkları dosya içerisinde bulunan fotoğraflardan anlaşılmakla davacı erkek, davalı kadının kusurlarını affetmiştir. Evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmaya karar vermek için (TMK m.166/1-2) davalının az da olsa kusurlu bulunması gerekir. Davalı için kusur sayılabilecek tüm davranışlar affedildiğine göre davalı kusursuzdur. O halde, mahkemece davacı erkek tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği yerde davanın kabulü doğru bulunmamıştır.

(Y2HD, 12.02.2018, 2016/11205 E. 2018/1791 K.)

Yine Yargıtay “zina olayından sonra zina eden eşle tatile gidilmesinin zinanın örtülü (üstü kapalı) affı anlamına geldiğini kabul etmiştir.”) demektedir.

(Y2HD, 28.12.2011, 2011/1886 E. 2011/23841 K.)

Zina Sebebiyle Boşanma Davası Dilekçe Örneği İçin ayrıca bknz.

Mahkemece, evlilik birliğinin sarsılmasına yol açan olaylarda, davalı-karşı davacı kadının tamamen kusurlu olduğu kabul edilerek, kadının davasının reddine, erkeğin davasının kabulü ile boşanmalarına karar verilmiş ise de; davalı-karşı davacı kadının mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında, davacı-karşı davalı erkeğin de eşine karşı ilgisiz olduğu, eşini sürekli özel günlerde ve sosyal ortamlarda yalnız bıraktığı ve boşanmaya sebebiyet veren olaylarda, kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen olaylar karşısında, davalı-karşı davacı kadın da dava açmakta haklı olup, Türk Medeni Kanununun 166.maddesi koşulları kadının davası yönünden gerçekleşmiştir. O halde, davalı-karşı davacı kadının boşanma davasının da kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddi doğru görülmemiştir.

(Y 2. HD E. 2015/20218 K. 2016/13513, 04.10.2016)

Kadının sadakatsiz davranışlar sergilemesine karşılık davacı-davalı kocanın da düzenli işte çalışmayıp birlik görevlerini ihmal ettiği, genelev ve pavyon gibi uygunsuz yerlere gitmek suretiyle güven sarsıcı davranışlar sergilediği anlaşılmaktadır. Boşanmaya sebebiyet veren olaylarda her iki tarafın da kusuru bulunmakla birlikte davalı-davacı kadın daha ziyade kusurludur. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-davacı kadın da boşanma davası açmakta haklıdır. Davacı-davalı kocanın boşanma davası açıp boşanmayı istemiş olması karşısında, davalı-davacı kadının boşanma davasındaki boşanma isteğine ilişkin itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir.

(Y 2. HD 2013/20443 E., 2014/3624 K.)

Av. Kader Yavuz

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olduktan sonra Kocaeli Barosuna bağlı olarak avukatlık stajını yapmıştır. 2020 yılından beri Kocaeli Barosuna bağlı olarak serbest avukatlık yapmaktadır. Başta Aile Hukuku , Boşanma Avukatlığı, İş Hukuku gibi konular olmak üzere bir çok konuda uzmanlığa sahiptir. 2021 yılından beri Kocaeli Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünde eğitim görmektedir.

Kaynakça:

(Açıklamalı – İçtihatlı – Örnekli) Türk Medeni Yasası ve Uygulaması Aile Hukuku-I (Md. 118-201) 2. Cilt Hasan Özkan

[1] Akıntürk, Ateş Karaman, Aile Hukuku 2.C 12.B Sf 245