Şimdi Arayın
Boşanma Nedir?
Boşanma eşlerin birlikte veya eşlerden birinin müracaatı ile hukuken geçerli olan evlilik birliğini sürdüremediklerini mahkeme huzurunda beyan etmeleri sonucu, hakim kararı neticesinde evliliklerini sonlandırmaları durumudur. Taraflar birlikte ya da tek taraflı olarak avukat aracılığıyla boşanmak için müracaat edebilmektedir.
Boşanma davası, yalnızca ilgili adliyelerin aile mahkemelerine geçerli boşanma sebeplerine dayanılarak kanuna uygun olarak müracaat edilmesi halinde açılabilecektir. Boşanma Sebepleri başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Türk Medeni Kanununda düzenlenen özel boşanma sebepleri; zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme veya haysiyetsiz hayat sürme, terk ve akıl hastalığı şeklinde sınırlı sayıdadır.
Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış Sebebiyle Boşanma Davası
Türk Medeni Kanunumuzun 162. Maddesine Göre: ”Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.”
Görüldüğü üzere, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranışın gerçekleşmesi ile hâkim tarafından evlilik birliğinin çekilmez hâle gelip gelmediği şartını araştırmaya gerek kalmaksızın, boşanma kararı verilebilecektir. Başka bir deyişle TMK’nın 162. maddesi mutlak bir boşanma sebebi olup bu maddenin üç ayrı boşanma sebebi saydığı söylenebilir.
3 başlık altında inceleyebiliriz;
Hayata Kast Nedir?
Eşlerden birinin diğer eşi öldürme amacı taşıyan kasıtlı hareketleri sonucunda herhangi bir davranışta bulunması ile gerçekleşir. Öldürmek üzere silahla ateş edilmesi, eşin yemeğine zehir konulması, bıçakla hayati organlara zarar verme kastıyla eşe saldırma, hızlı şekilde üzerine araç sürme gibi eylemler hayata kast sebebiyle boşanma davasına konu edilebilir.
Öldürme tehdidi olağan durumlarda Hayata Kast kavramına girmez. Ancak Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış Sebebiyle Boşanma Davalarında somut olayın nitelendirilmesi noktasında hakimin takdir yetkisi geniştir. Tehdidin sıklığı, tehdide konu eylemin gerçekleştirilme olasılığı, inandırıcılığı vb. hususlar gözetilerek bazı durumlarda hayata kast sebebine dahil edilebilir.
Kullanılan araçlar (zehir, silah, bıçak vb.) öldürmeye elverişli olmasa dahi elverişli olduğu düşüncesiyle hareket eden eşe karşı hayata kast sebebine dayalı boşanma davası açılabilir.
Hayata Kast Sebebiyle Boşanma Davası Şartları
Hukuken geçerli bir evlilik olmalıdır. Örneğin imam nikahı ile birliktelik yaşayan kişiler birbirlerine karşı boşanma davası açamayacaktır. Zira, ortada hukuken geçerli bir evlilik olmadığından taraflar kanunen evli değillerdir.
Hayata kast eylemi, eşin kendisine karşı yapılmalıdır. Eşin yakınlarına yönelik eylemler, Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış Sebebiyle Boşanma Davalarına konu edilemez. Ancak, evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebiyle boşanma davası açılabilecektir.
Eşinin hayatına kast eden taraf kusurlu ve kasıtlı hareket etmiş olmalıdır. Akıl hastalığı bulunan eşe karşı hayata kast sebebine dayalı olarak boşanma davası açılamaz. Zira, akıl hastalığı kusuru ortadan kaldıran sebeplerdendir. Eğer, şartlar oluşmuşsa TMK m. 165’te (akıl hastalığı) öngörülen diğer özel boşanma sebebine dayalı boşanma davası açılabilir. Ancak bir eşin, kendi kusuruyla akıl sağlığını geçici kaybederek hayata kast fiilinde bulunması, hayata kast sebebine dayalı boşanma davası açılmasına engel değildir.
Hayata kast eyleminin 1 defa gerçekleştirilmiş olması boşanma davası açılabilmesi için yeterlidir. Süreklilik arz etmesi gerekli değildir.
Hayatına kastedilen eşin , hayata kast eylemini yapan eşini affetmesi halinde bu sebebe dayanılarak dava açılamayacaktır. Affeden tarafın, affettiği sebebe dayanarak dava açması mümkün değildir. Ancak, affetmenin sonrasında yeniden hayatına kastedilmesi halinde yeni eyleme dayanılarak boşanma davası açılabilecektir.
Pek Kötü Davranış Nedir?
Eşlerden birinin kasten diğer eşe uyguladığı ; eşinin vücut bütünlüğünü ,fiziksel ya da psikolojik sağlığını bozacak davranışlardır . Bu sebebe dayanılarak boşanma davası açılabilmesi için pek kötü davranışın süreklilik arz etmesi gerekli değildir. Yazımızda örneklendirilen ve arttırılabilecek davranışların bir kez yapılması pek kötü davranış sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için yeterlidir. Siz de bu ve benzeri davranışlara maruz kalmışsanız bir boşanma avukatı aracılığı ile dava açabilirsiniz.
Boşanma davasına konu edilebilecek pek kötü davranış örnekleri:
Acımasızca dövmek, işkence etmek, vücudunda sigara söndürme, elektrik şoku uygulama, aç bırakmak, odaya/eve/mahzene kapatmak, tedavisi güç veya imkansız hastalık aşılamak, soğuk taş üzerinde çıplak bırakmak, para karşılığında başkalarıyla cinsel ilişkiye zorlamak, rıza dışı kendisi ile cinsel birlikteliğe zorlamak, vücutta acı hissi yaratacak fiillerde bulunmak, ters ilişkiye zorlamak vb. olarak sayılabilir.
Pek Kötü Davranış Sebebiyle Boşanma Davası Şartları
Hukuken geçerli bir evlilik olmalıdır. Örneğin imam nikahı ile birliktelik yaşayan kişiler birbirlerine karşı boşanma davası açamayacaktır. Zira, ortada hukuken geçerli bir evlilik olmadığından taraflar kanunen evli değillerdir.
Pek kötü davranış eşe yönelik olmalıdır. Eşin yakınlarına yönelik davranışlar; Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış Sebebiyle Boşanma Davalarına konu edilemez. Ancak, evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebiyle boşanma davası açılabilecektir.
Pek kötü davranış sebebiyle boşanma davası açılabilmek eylemi gerçekleştiren eşin kusuru aranmaktadır. Davranışın bilinçli bir şekilde, zarar vermek amacıyla yapılmış olması gerekmektedir. Akıl hastası olan eşin diğerine pek kötü davranışta bulunması halinde bu gerekçeye dayanılarak boşanma davası açılamayacaktır. Eğer, şartlar oluşmuşsa akıl hastalığı sebebine dayalı özel boşanma sebebine müracaat edilebilir. Ancak bir eşin, kendi kusuruyla akıl sağlığını geçici kaybederek hayata kast fiilinde bulunması, pek kötü davranış sebebine dayalı boşanma davası açılmasına engel değildir.
Davranış neticesinde eş üzerinde psikolojik veya fiziksel yıkım meydana gelmiş olmalıdır. Bu yıkıma sebep olan eylemin fiziksel olması şart değildir. Psikolojik şiddetin de yoğun derecede yıkıma sebep olduğu hallerde bu sebebe dayanılarak boşanma davası açılabilecektir.
Onur Kırıcı Davranış Nedir?
Eşlerden birinin diğer eşe uyguladığı; onurunu, şerefini, haysiyetini kırıcı ağır suretle zedeleyici söz ve davranışlardır. Bu sebebe dayanılarak boşanma davası açılabilmesi için onur kırıcı davranışın süreklilik arz etmesi gerekli değildir. Yazımızda örneklendirilen ve arttırılabilecek davranışların bir kez yapılması onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için yeterlidir. Ancak davranışın ağır olması ve davranışa maruz kalan eşin onur, haysiyet ve şerefini kırmaya yönelik olması gerekmektedir.
Ağır derecede onur kırıcı davranışı düzenleyen maddeye bakıldığında hangi davranışların bu başlığa dahil edilebileceği belirtilmemiş bu konu hakimin takdirine bırakılmıştır. Bu sebeple, boşanma davasında hakim tarafların içinde bulundukları durum ve şartlara göre; çevresel faktörleri de göz önünde bulundurarak eylemin onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma davasına konu edilip edilemeyeceğine karar verecektir.
Boşanma davasına konu edilebilecek onur kırıcı davranış örnekleri:
Hakaret (Hakaretin onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma davasına konu edilebilmesi için süreklilik aranabileceği gibi, toplum içinde hakaret eylemi süreklilik arz etmese dahi onur kırıcı davranış sayılabilmektedir.), aşağılama, eşi dedektif ile takip ettirme, eşe yönelik iftira, bakire olmadığı ithamıyla evden kovma, eşin çıplak görüntülerini rızası olmadan toplumda küçük düşmesine sebebiyet verme kastı ile sosyal medyada yaymak, toplum içinde üçüncü bir kişiyle zina sayılmasa dahi eşinin onurunu kıracak şekilde yakınlaşmak vb. sayılabilir.
Onur Kırıcı Davranış Sebebiyle Boşanma Davası Şartları
Hukuken geçerli bir evlilik olmalıdır.
Onur kırıcı davranış eşin şeref ve haysiyetine yönelik olmalıdır. Eşin yakınlarına yönelik davranışlar; Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış Sebebiyle Boşanma Davalarına konu edilemez. Ancak, evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebiyle boşanma davası açılabilecektir.
Onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma davası açılabilmek eylemi gerçekleştiren eşin kusuru aranmaktadır. Davranışın bilinçli bir şekilde, tahkir amacıyla yapılmış olması gerekmektedir. Akıl hastası olan eşin diğerine onur kırıcı davranışta bulunması halinde bu gerekçeye dayanılarak boşanma davası açılamayacaktır. Eğer, şartlar oluşmuşsa TMK m. 165’te (akıl hastalığı) öngörülen diğer özel boşanma sebebine müracaat edilebilir. Ancak bir eşin, kendi kusuruyla akıl sağlığını geçici kaybederek onur kırıcı davranışta bulunması, m. 162 kapsamına gidilmesine engel değildir.
Kızgınlık anında gösterilen tepki, şaka amacıyla söylenilen sözler onur kırıcı davranış olarak değerlendirilmez ancak hakimin takdir yetkisi vardır.
Dava Açma Süresi Nedir?
Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış Sebebiyle Boşanma Davası açmak için kanun ile hak düşürücü süre düzenlenmiştir. Davranışa maruz kalınmasının veya öğrenilmesinin üzerinden 6 ay ve her halde 5 yıllık sürenin dolması halinde bu sebebe dayanılarak boşanma davası açılamayacaktır. Bu sebeple boşanma davası açmak isteyen eş 6 aylık süre dolmadan mahkemeye başvurmalıdır.
Öğrenmenin veya davranışa maruz kalan eşin mahkemeye başvurmasının olanaklı hale gelmesinin 6 aylık süre dolduktan sonra gerçekleşmesi halinde 6 aylık süre bu andan itibaren başlayacaktır. Ancak her halükarda 5 yıl dolması durumunda davranışa maruz kalan eş bu sebebe dayanarak dava açamayacaktır. Boşanma davası açma süresi ve dava süreci teknik bilgi gerektirdiğinden, bir boşanma avukatından bu konuda hukuki yardım alınmasını tavsiye etmekteyiz.
Affeden Eşin Durumu
Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış sebebi ile boşanma davası açılabilmesi için maruz kalan eşin, maruz bırakan eşi affetmemiş olması gerekir. Aksi halde hayatına kastedilen, pek kötü veya onur kırıcı davranışa maruz kalan eş affetmiş olduğu eyleme dayanarak boşanma davası açamayacaktır.
Af iradesinin geçerli olabilmesi için ikrah, tehdit, hata, hile gibi irade sakatlıklarının bulunmaması gerekmektedir. İrade sakatlıklarının bulunması halinde, örneğin tehdit edilmesi sebebiyle af iradesi göstermiş eşin affı geçerli değildir. İradesinin sakatlandığını ispat etmesi halinde bu sebebe dayanarak boşanma davası açabilecektir. Affetme açıkça olabileceği gibi örtülüde olabilir.
Affetme sayılabilecek haller;
Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış eyleminden sonra eşle barışma ve evlilik birliğini devam ettirme iradesi,
Sosyal medyada eş ile fotoğraf paylaşmak ,
Eylemde bulunan eş ile rızaen aynı konutta kalmaya devam etmek,
Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış sebebine dayalı açılmış olan davadan feragat etmek gibi artırılabilir örneklerdendir.
TMK madde 162 Uyarınca Açılan Boşanma Davası Sonucunda Mal Rejiminin Tasfiyesi
Türk Medeni Kanunu’nun 236. Maddesi 2. Fıkrasında yer verilen kanun hükmü uyarınca Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış sebebi ile açılan boşanma davasında; mal rejiminin tasfiyesi sırasında hakim, kusurlu bulunan eşin artık değerdeki payının, katılma alacağının tamamen kaldırılmasına veya azaltılmasına karar verebilmektedir. Bu nedenle boşanma davasında ve mal rejimi tasfiyesinde bu hususa dikkat edilmelidir.
Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış İspatı
Davranışın veya eylemin varlığını ispat külfeti iddia sahibindedir. İspat hukuka uygun deliller ile yapılmalıdır. Darp raporu, tanık beyanları, resmi kurumlardan temin edilen tutanaklar, hukuka uygun yollarla elde edilmiş görüntü, ses ve yazışma kayıtları ispat aracı olarak kullanılabilecektir.
Boşanma Davası Hangi Mahkemede Açılır
Boşanma davasına bakmaya görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Aile Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde Aile Mahkemesi sıfatı ile Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Yetkili Mahkeme ise eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesidir. Ayrıca eşlerin son 6 aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesi de yetkili mahkemedir.
Ankara En İyi Boşanma Avukatı Tavsiye
Boşanma davası teknik bir davadır. Her hukuki problem için alanında uzman avukatlar ile çalışmak siz vatandaşların uyuşmazlıklarının çözülmesini kolaylaştırmaktadır. Bu sebeple boşanma davası sürecinde, alanında uzmanlaşmış aile hukuku avukatı, boşanma avukatı olarak adlandırılan avukatlardan yardım almanızı şiddetle tavsiye etmekteyiz. Ankara En İyi Boşanma avukatına ihtiyacınız varsa bizimle iletişime geçebilirsiniz. Ankara, İstanbul, Kocaeli gibi çeşitli illerde boşanma davalarına katılarak müvekkillerimizi temsil etmekteyiz. Ankara boşanma avukatı, Kocaeli boşanma avukatı arıyorsanız bizi hemen arayabilirsiniz.
Boşanmaya Davalarında Örnek Yargıtay Kararları Ve İçtihat
Mutlak Boşanma Sebebine İlişkin Yargıtay Kararı
“Zina (TMK m. 161), eşlerden birinin diğerinin hayatına kast etmesi veya pek kötü davranması ya da ağır derece onur kırıcı davranışta bulunulması (TMK.m.162) ve Türk Medeni Kanununun 164’ncü maddesinde düzenlenen terk, yasal koşullar gerçekleştiğinde başkaca hiçbir şey aranmaksızın mutlak olarak boşanmayı sağladığı için özel boşanma sebepleridir.
Bu olaylar özel boşanma sebebi kabul edilmekle, evlilik birliğini derin ve onarılamaz bir şekilde sarstığı yasa koyucu tarafından baştan karine olarak kabul edilmiştir. Bu karine dolayısıyladır ki, ayrıca evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığı araştırılmamakta, olayların ispatlanması halinde (af veya dava hakkı düşmedikçe) boşanmaya karar verilmektedir” Yargıtay, 2. H.D. , T: 16.09.2014, E: 2014/1592, K: 2014/17457
Katılma Alacağına İlişkin Yargıtay Kararı
“Mahkemece, davacının müşterek çocuklarını binadan aşağı atarak öldürdüğü, TMK’nin 236/2 maddesindeki hayata kast teriminin müşterek çocuğa yapılan eylemi de kapsayacağı gerekçesiyle, katılma alacağının tamamının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
… Mahkemece, TMK’nin 236/2 maddesindeki hayata kast teriminin müşterek çocuğa yapılan eylemi de kapsayacağından katılma alacağının tamamının kaldırılarak davanın reddine karar verilmiş ise de;… TMK’ nin 236/2. maddesi, her şeyden önce boşanmanın TMK’nin 162/1 maddesi gereğince gerçekleşmesi ve hayata kast eyleminin eşlerden biri tarafından diğer eşe karşı yapılması halinde uygulanabilecektir.
O halde, mahkemece usul ve yasaya uygun bulunan 17.05.2016 tarihli bilirkişi raporuna göre artık değere katılma alacağına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde usul ve yasaya aykırı olarak karar verilmesi hatalı olmuş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir” (Yargıtay, 8. H.D. , E: 2016/15105, K: 2018/18680)
‘’Davacının dilekçesindeki açıklamalardan; davanın pek fena muamele ve onur kırıcı davranış (TMK m.162) sebebiyle boşanma davası olduğu açıktır. Hükmün gerekçesinde “davacı kadının ve çocukların sürekli olarak fiziki şiddet gördüğü, davalının kızına ve eşine sürekli küfrettiği” sabit kabul edilmiş, toplanan delillerden şiddetin sürekli olduğu, davalının eşine her kızdığında bir şeyler fırlattığı, eşyaları kırdığı, arabasını yakmaya kalktığı, eşi ve kızına sürekli sinkaflı küfür ettiği anlaşılmıştır.
Süreklilik gösteren fiziki şiddet “pek fena muamele” oluşturur. Bu durumda kadının davası bakımından, Türk Medeni Kanununun 162. maddesinde yer alan boşanma sebebi oluşmuştur.’’ Yargıtay Hukuk Dairesi, 07.03.20162, 2015/13666 E., 2016/4293 K.
Onur Kırıcı Davranışa İlişkin Yargıtay Kararı
‘’Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden; mahkemece davacı-karşı davalı erkeğe yüklenen kusurlu davranışlar yanında, davalı-karşı davacı kadının da birden fazla kez başkaları yanında ve ayrıca mesaj atmak suretiyle, eşine sen erkek misin, sen aynaya bakmıyor musun, kendini görmüyor musun, kuş beyinli, salak ve gerizekalı tarzı hakaretlerde bulunduğu ancak boşanmaya sebebiyet veren olaylarda yine de davacı-karşı davalı erkeğin davalı-karşı davacı kadına nazaran daha fazla kusurlu olduğu anlaşılmaktadır.
Gerçekleşen bu durum karşısında, dosya kapsamına yansıyan hakaret ve aşağılamaların sıklığı ile içerikleri ve ağırlığı dikkate alındığında davalı-karşı davacı kadının, davacı-karşı davalı erkeğe onur kırıcı davranışta bulunduğu görülmekle, davacı-karşı davalı erkeğin de boşanma davasının (TMK m. 162) kabulü zorunlu hale gelmiştir. ‘’Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 12.02.2019, 2018/196 E., 2019/929 K.
Boşanma hakkında ayrıntılı bilgi için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Av. Kader YAVUZ Av. Muhammed Talha YAVUZ