Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebebiyle Boşanma Davası(TMK 163. Madde)

Eşi suç işleyen kadının boşanması

Boşanma Nedir?

Boşanma eşlerin birlikte veya eşlerden birinin müracaatı ile hukuken geçerli olan evlilik birliğini sürdüremediklerini mahkeme huzurunda beyan etmeleri sonucu, hakim kararı neticesinde evliliklerini sonlandırmaları durumudur. Taraflar birlikte ya da tek taraflı olarak avukat aracılığıyla boşanmak için müracaat edebilmektedir.

Boşanma davası, yalnızca ilgili adliyelerin aile mahkemelerine geçerli boşanma sebeplerine dayanılarak kanuna uygun olarak müracaat edilmesi halinde açılabilecektir. Boşanma Sebepleri başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Türk Medeni Kanununda düzenlenen özel boşanma sebepleri; zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme veya haysiyetsiz hayat sürme, terk ve akıl hastalığı şeklinde sınırlı sayıdadır.

Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebebiyle Boşanma Davası

Türk Medeni Kanunumuzun 163. Maddesine Göre: ”Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.”

Görüldüğü üzere, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme sebeplerinin gerçekleşmesi ile boşanma kararı verilemeyecektir. Dava açan eşin diğer eş ile birlikte yaşamasının kendisinden beklenemeyecek hâle geldiğinin hakim tarafından tespiti halinde boşanma kararı verilebilecektir. Başka bir deyişle TMK’nın 163. maddesi nispi bir boşanma sebebi olup küçük düşürücü suç işlenmesi ve haysiyetsiz hayat sürme sebeplerine dayalı olarak boşanma davası açmak isteyen eşin, diğer eş ile birlikte yaşamasının kendisinden beklenemez hale geldiğini de ispat etmelidir.

TMK madde 163 ile iki ayrı boşanma sebebi düzenlendiği söylenebilir. 2 başlık altında inceleyebiliriz;

Küçük Düşürücü Suç İşleme Sebebiyle Boşanma Davası  

Eşlerden birinin küçük düşürücü suç işlemesi TMK madde 163 ile düzenlenen boşanma sebeplerindendir. Nispi ve özel boşanma sebeplerindendir. Hangi suçların küçük düşürücü suç olarak nitelendirildiğine dair kanunda bir sınıflandırma yapılmamıştır. Ancak mahkeme kararları uyarınca uygulamada küçük düşürücü suç kabul edilen suçlardan birkaçı şöyledir;

Örneğin cinsel saldırı, cinsel istismar, uyuşturucu ticareti, zimmet, dolandırıcılık, hırsızlık, irtikap, rüşvet, sahtecilik, kaçakçılık gibi suçlar küçük düşürücü suçlardan sayılabilir ve suç işleme sebebiyle boşanma davasına konu edilebilir.

Küçük Düşürücü Suç İşleme Sebebiyle Boşanma Davası Şartları

Hukuken geçerli bir evlilik olmalıdır. Örneğin imam nikahı ile birliktelik yaşayan kişiler birbirlerine karşı boşanma davası açamayacaktır. Zira, ortada hukuken geçerli bir evlilik olmadığından taraflar kanunen evli değillerdir.

Kendisine karşı boşanma davası açılacak olan eş, küçük düşürücü suç işlemiş olmalıdır. Küçük düşürücü suçların ne olduğuna dair kanunda bir düzenleme mevcut değildir. Ancak uygulamada boşanma davalarında küçük düşürücü suç olarak kabul edilmiş bir çok suç vardır.

Küçük düşürücü suç işleyen taraf kusurlu ve kasıtlı hareket etmiş olmalıdır. Akıl hastalığı bulunan eşe karşı suç işleme sebebine dayalı olarak boşanma davası açılamaz. Zira, akıl hastalığı kusuru ortadan kaldıran sebeplerdendir. Eğer, şartlar oluşmuşsa TMK m. 165’te (akıl hastalığı) öngörülen diğer özel boşanma sebebine dayalı boşanma davası açılabilir. Ancak bir eşin, kendi kusuruyla akıl sağlığını geçici kaybederek suç işlemiş olması hali, suç işleme sebebine dayalı boşanma davası açılmasına engel değildir.

Boşanma davası açmak isteyen eşin küçük düşürücü suç işleyen eşi ile ortak hayatı sürdürebilmesinin beklenemez olması gerekmektedir. Yani, eşlerden birinin suç işlemiş olması bu sebebe dayanarak boşanma davası açılabilmesi için yeterli değildir. Aynı zamanda, diğer eş için ortak hayatın sürdürülmesinin beklenemez hale gelmesi de zorunludur.

Suçun 1 defa işlenmiş ve kesinleşmiş olması ile ortak hayatın sürdürülmesinin beklenemez hale gelmesi suç işleme sebebine dayalı boşanma davası açılabilmesi için yeterlidir. Süreklilik arz etmesi gerekli  değildir.

Boşanma davasına konu suç fiili evlendikten sonra gerçekleşmelidir. Evlilik öncesinde işlenen suç gösterilerek, suç işleme sebebine dayalı boşanma davası açılamayacaktır.

Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebebiyle Boşanma Davası

TMK madde 163 ile düzenlenen nispi ve özel boşanma sebeplerindendir.

Haysiyetsiz hayat sürme toplumdaki anlayışa göre devamlı olarak namus, şeref ve haysiyet kavramlarıyla bağdaşmayacak şekilde yaşamaktır. Yani kişinin toplum kuralları gereğince kabul görmeyen, hoş görülmeyen hareketlerde bulunması ve bunu sürekli bir biçimde yaşam şekline dönüştürmesidir.

Bu sebebe dayanılarak boşanma davası açılabilmesi için haysiyetsiz davranışların süreklilik arz etmesi gerekmektedir. Süreklilik ile anlatılmak istenen bu davranışların yaşam şekli haline gelmesidir. Yazımızda örneklendirilen ve arttırılabilecek davranışların bir kez yapılması haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için yeterli değildir. Siz de bu ve benzeri davranışlarda bulunan eşinize karşı bir boşanma avukatı aracılığı ile dava açabilirsiniz.

Boşanma davasına konu edilebilecek haysiyetsiz hayat sürme örnekleri:

– Fuhuş, kumar oynatma, kumar bağımlılığı, alkol bağımlılığı, uyuşturucu bağımlılığı, eşlerden birinin 3. kişiyle zina sayılmayan yakınlığı, kendi cinsiyetinden biriyle ilişki, ekonomik durumu iyi olmasına rağmen dilenmek vb. haysiyetsiz hayat sürme sebebine dayalı boşanma davasına konu edilir.

Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebebiyle Boşanma Davası Şartları

Hukuken geçerli bir evlilik olmalıdır. Örneğin imam nikahı ile birliktelik yaşayan kişiler birbirlerine karşı boşanma davası açamayacaktır.

Boşanma davası açmak isteyen eşin haysiyetsiz hayat süren eş ile ortak hayatı sürdürebilmesinin beklenemez olması gerekmektedir. Yani, eşlerden birinin haysiyetsiz hayat sürüyor olması bu sebebe dayanarak boşanma davası açılabilmesi için yeterli değildir. Aynı zamanda, diğer eş için ortak hayatın sürdürülmesinin beklenemez hale gelmesi de zorunludur.

Haysiyetli olmayan davranışların süreklilik arz etmesi gerekir. Yani hayat tarzı haline gelmelidir. Sürekli olmayan örneğin eşlerden birinin bir defa alkol kullanması veya bir defa kumar oynaması haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma davasına konu edilemez. Ancak, diğer eş için bu sebeple evlilik birliğini sürdürmek olanaksız hale geldiyse evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebiyle boşanma davası açabilecektir.

Haysiyetsiz hayat sürme iddiasına ilişkin eylemlerin evlilik birliği kurulduktan sonra gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Evlilik öncesi haysiyetsiz yaşantının varlığı halinde, diğer eşin bunu bildiği ve kabullendiği anlamına gelebilmekte ve bu sebeple boşanma davası reddedilmektedir.

Dava Açma Süresi Nedir?

Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebebiyle Boşanma Davası açmak için kanunda hak düşürücü süre yoktur. Bu sebeple boşanma davası açmak isteyen eş haysiyetsiz hayat süren veya küçük düşürücü suç işleyen eşe karşı her zaman boşanma davası açabilecektir.

Ancak çok uzun zamandır haysiyetsiz hayat süren veya çok uzun zaman önce küçük düşürücü suç işlemiş eşe karşı bu sebebe dayalı boşanma davası açılması halinde kanunda yer verilen ortak hayatın sürdürülmesinin beklenememesi şartı gerçekleşmediğinden bahisle davanın reddedilme riski mevcuttur. Bu nedenle her iki sebebe dayalı açılacak boşanma davasının zamanı ve dava süreci teknik bilgi gerektirdiğinden, bir boşanma avukatından bu konuda hukuki yardım alınmasını tavsiye etmekteyiz.

TMK madde 163 Uyarınca Açılan Boşanma Davası Sonucunda Mal Rejiminin Tasfiyesi

Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme sebebi ile açılan boşanma davasında; mal rejiminin tasfiyesi sırasında kusurlu bulunan eşin artık değerdeki payının, katılma alacağının tamamen kaldırılmasına veya azaltılmasına karar verilmesi durumu söz konusu değildir. Mal rejiminin tasfiyesi hususunda kusurlu eş aleyhine bir hüküm düzenlenmemiştir.

Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürmenin İspatı

Davranışın veya eylemin varlığını ispat külfeti iddia sahibindedir. İspat hukuka uygun deliller ile yapılmalıdır. Suç işleme sebebi bakımından kesinleşmiş mahkeme kararı, tanık beyanları, resmi kurumlardan temin edilen tutanaklar, hukuka uygun yollarla elde edilmiş görüntü, ses ve yazışma kayıtları ispat aracı olarak kullanılabilecektir.

Boşanma Davası Hangi Mahkemede Açılır

Boşanma davasına bakmaya görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Aile Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde Aile Mahkemesi sıfatı ile Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Yetkili Mahkeme ise eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesidir. Ayrıca eşlerin son 6 aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesi de yetkili mahkemedir.

Boşanma Avukatı Tavsiye

Boşanma davaları, karmaşık ve teknik süreçlerdir. Her hukuki meselede olduğu gibi, bu süreçte de uzman avukatlarla çalışmak, uyuşmazlıkların çözümünü kolaylaştırır. Bu nedenle, boşanma davası sürecinde aile hukuku alanında uzmanlaşmış, boşanma avukatı olarak bilinen profesyonellerden destek almanızı şiddetle tavsiye ediyoruz.

Eğer boşanma avukatına ihtiyacınız varsa, bizimle iletişime geçebilirsiniz. Ankara, İstanbul, Kocaeli gibi birçok ilde boşanma davalarına katılarak müvekkillerimizi başarıyla temsil ediyoruz. Ankara boşanma avukatı, Kocaeli boşanma avukatı arıyorsanız, hemen bizi arayın ve uzman ekibimizden destek alın!

Boşanmaya Davalarında Örnek Yargıtay Kararları Ve İçtihat

Süreklilik Şartına İlişkin Yargıtay Kararı

Davacı kocanın boşanma davası münhasıran “haysiyetsiz hayat sürme” sebebine (TMK m. 163) dayanmaktadır. Haysiyetsiz hayat sürmenin varlığından söz edilebilmesi ve bu sebeple boşanma kararı verilebilmesi için; eşin, sosyal hayatta toplumun genel değer yargılarıyla çatışan, olumsuz nitelikte kabul edilen davranışının süreklilik göstermesi ve bu davranışın diğer eş için birlikte yaşamayı ondan beklenemez hale getirmesi gereklidir. Süreklilik göstermeyen bir defalık bir davranış; Türk Medeni Kanununun 166. maddesindeki evlilik birliğinin temelinden sarsılması durumu için yeterli olabilirse de, haysiyetsiz hayat sürme sebebine dayalı boşanma kararı için yeterli değildir.

Davalı kadının bir başka erkekle cep telefonu ile konuştuğu ve mesajlaştığı toplanan delillerle anlaşılmaktadır. Davalı kadının gerçekleşen bu davranışı, davacı koca bakımından birlikte yaşamayı ondan beklenemez duruma getirmiş ise de; sürekliliği olmadığı anlaşıldığından; haysiyetsiz hayat sürme ile Türk Medeni Kanununun 163. maddesindeki boşanma sebebi sabit kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. (26.06.2012 T. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2011/22536 E. , 2012/17686 K.)

Suç İşleme Sebebinin İspatı İçin Kesinleşmiş Mahkumiyet Kararı Şartına İlişkin Yargıtay Kararı

Davacı kadın tarafından, öncelikle Türk Medeni Kanunu’nun 163. maddesi uyarınca, “Küçük düşürücü suç işleme” hukuki sebebine, olmadığı takdirde Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi çerçevesinde boşanma davası açılmıştır. Mahkemece, davanın kabulü ile unsurları oluştuğundan Türk Medeni Kanunu’nun 163. maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Talep terditli olduğu için öncelikle özel boşanma sebeplerinin bulunup bulunmadığı belirlenmeli, özel sebep varsa bu sebebe dayanılarak, özel boşanma sebeplerinin gerçekleşmemesi halinde ise deliller genel boşanma sebebi (TMK m. 166/1-2) çerçevesinde değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.Ceza Mahkemesinin boşanma davasına konu olan eylem hakkında maddi olayı tespit eden kararı, hukuk hakimini bağlar.
Davalı erkek hakkındaki ceza yargılamasında, Nevşehir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/158 Esas – 2018/39 Karar sayılı, 22/02/2018 tarihli ilamıyla, erkeğin Fetö silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, tutukluluk halinin devamına karar verildiği anlaşılmaktadır. Ceza mahkumiyetine yönelik hüküm henüz kesinleşmemiştir. Ceza dava dosyasının sonucu beklenerek deliller birlikte değerlendirilerek, öncelikle TMK 163 çerçevesinde değerlendirme yapılması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple Kayseri Bölge Adliye Mahkemesinin 2. Hukuk Dairesinin 19.12.2019 tarih, 2019/91 Esas ve 2019 /88 Karar sayılı davalı erkeğin istinaf talebinin esastan reddine dair kararının KALDIRILMASINA, Nevşehir Aile Mahkemesinin 19.09.2019 tarih, 2018/655 Esas, 2019/754 Karar sayılı kararın BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.(  Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/560 E. , 2020/1268 K. Sayılı ve 19.02.2020 Tarihli Kararı)

Suç Tarihlerinin Evlilik Tarihinden Önce Olmasına ilişkin Yargıtay Kararı

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davanın Türk Medeni Kanununun 163. maddesi uyarınca, açılan “küçük düşürücü suç işleme” nedenine dayalı bir boşanma davası olduğu, davalı kocanın işlediği iddia edilen suçların suç tarihlerinin evlilik tarihinden önceki tarihlere ait olduğu, Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesi yönünden de davacı tarafından her hangi bir delil sunulmadığı ve iddiasının kanıtlanamadığının anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI
Dava, Türk Medeni Kanununun 163’ncü maddesinde yer alan “küçük düşürücü suç işleme” sebebi yanında, aynı Yasanın 166’ncı maddesinde yer alan “evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine de dayanmaktadır. Bu sebebe dayandığı mahkemece de kabul edilmiştir.

Tarafların 11.02.2010 tarihinde evlendikleri, aynı gün davalının daha önce işlediği suçlar sebebiyle cezasını infaz etmek üzere hükümlü olarak cezaevine alındığı, Ocak 2013’e kadar cezaevinde kaldığı, bu suretle evlilik birliğinden doğan görevlerini üç yıla yaklaşan bir süre yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen bu durum karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre boşanmaya (TMK. md. 166/1) karar verilecek yerde yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır. Bu bakımdan sayın çoğunluk görüşüne katılmıyoruz. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi  2014/3704 E.  ,  2014/5431 K. Ve 11/03/2014 Tarihli Karar)

İlgili Mevzuat için bakınız.

Av. Kader YAVUZ                                                         Av. Muhammed Talha YAVUZ